Ekonomi

Egeli ihracatçı: 2023’teki hedefimiz “mevcut varlığımızı korumak” olacak

Ege İhracatçı Birlikleri, 2022’de yüzde 12 artışla 18 milyar 300 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. 12 ihracatçı birliğinin 9’u ihracatını artırırken, 3 birlik geçen yılın performansının gerisinde kaldı.

Ege İhracatçı Birlikleri, 2022 ihracat performans değerlendirme toplantısında, “2023, ihracatçılarımız ve ülkemiz için ‘Kayıp Yıl’ olacak. 2023 için hedef koyamayız, amacımız ‘varlığımızı korumak’ olacak” “. Bugünkü kur ihracatımızı değil ithalatımızı destekliyor. Ülkemizin bu olumsuz havayı yaşamaması için tek çare döviz kurlarının artması olacaktır.” mesajı verdi.

Tüm aksiliklere rağmen 18 milyar 300 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Lideri Jak Eskinazi, “2022 yılı pandeminin etkilerinin azaldığı, fiziki imkânlarımızı yeniden kazandığımız bir yıl oldu. İhracatçılar olarak fiziki fuarlara, ticaret heyetlerine, alım heyetlerine ve müşteri ziyaretlerine hızlı bir geçiş yaptık. Geçen yıl yaptığımız 2021 değerleme toplantısında 2022 için 18 milyar dolar ihracat hedefi koymuştuk. yakın coğrafya ve diğer tüm aksilikler. Ege Bölgesi olarak ihracatımız 31.5 milyar dolara yükseldi.” dedim.

2023’ün daha zor geçeceğini öngörüyoruz.

Jak Eskinazi, “Geçen yılın başında sizlerle bir araya geldiğimizde 2022 için ‘Altın Yıl’ tabirini kullanmıştık. Kuruluşumuzun 100. yılını kutlayacak olan 2023 yılı için ne yazık ki olumlu bir tanımlama yapamıyoruz. Cumhuriyet ve moral olarak bizim için çok maliyetli. 2023 yılı, ihracatçılarımız ve ülkemiz için “Kayıp Yıl” olacak bir manzara sunuyor. Küresel ekonomideki durgunluk, dünya ekonomilerindeki büyüme rakamlarının 2022 büyüme rakamlarının gerisinde kalacağı beklentisi, Toplumsal barışı bozucu hale gelen enflasyon rakamları, Finansmana erişimde yaşadığımız zorluklar, Türk Lirası’nın karşı karşıya olduğu seviye döviz kurları, personel, enerji ve hammadde fiyatlarının artması rekabetçi olmamızı engelliyor. İhracatçı bugün fiyat tutamayacak, sipariş kabul edemeyecek durumda. Bugün birçok iş insanımız fabrikaları açıkken mi yoksa kapalıyken mi daha az israf edeceklerinin hesabını yapıyor. 2022’nin ikinci yarısında 2023’ün zor geçeceğinin sinyallerini alıyor ve sizler aracılığı ile konuşuyorduk. 2022’nin ilk yarısında ihracatımız yüzde 21 artarken, 2022’nin ikinci yarısında ihracatımızı ancak yüzde 4 artırabildik. 2022’nin ikinci yarısında birçok segmentimiz ihracatın eksilerini gördü. 2023’ün daha zor geçeceğini öngörüyoruz.” dedim.

Döviz kurunu kontrol altında tutma yaklaşımının gerçekçi olmadığını gördük.

2023 için bir hedef koyamadıklarını anlatan Eskinazi, “2023’teki hedefimiz varlığımızı korumak olacak” dedi. Burada var olanı korumaktan kastımız sadece ihracat sayısını değil, şirketlerimizi ve çalışanlarımızı da korumaktır. Bugün asgari ücretin artması ve kurun değer kaybetmesi sonrası sadece sanayi kollarımızda değil, emek yoğun tarım ve madencilik sektörlerimizde de personel maliyetleri yükselmiştir. Hazır giyim sektöründe günlük 800 TL maaş konuşuluyor. Ziraat reyonlarında bu asgari fiyattan sonra ücret fiyatları 500-600 TL bandına gelecek. İhracatçı bu koşullarda fiyatı karşılayamayacağı için ihracat zarar görecek. İhracatın zarar gördüğü noktada tarım ürünlerimizin gerçek değerini bulmak mümkün değil. İhracatçılarımızın yaşayacağı kayıplar Türkiye’nin kaybı olacaktır. Bugünün döviz kuru, bizim ihracatımız değil, ithalatımız söz konusu. 2022 yılında döviz kurunu sabit tutma yaklaşımının gerçekçi olmadığını gördük.” dedi.

Cumhuriyetimizin birinci yüzyılda olduğu gibi ikinci yüzyılda da büyümenin anahtarı yeniden ihracat olacaktır.

Jak Eskinazi, bu tablo devam ederse 2022’de 110 milyar dolar olan dış ticaret açığının 2023’te 150 milyar doları geçebileceği uyarısında bulundu.

“Ekonomik tablo kötü olabilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinin 84 yılında var olan, üreten ve ihraç eden bir kurum olarak, Cumhuriyetimizin ikinci asrında da üretmeye ve ihracata devam edeceğiz. Yeniden ihracat, birinci yüzyılda olduğu gibi Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da büyümenin anahtarı olacaktır. 2023 yılında akıntıyı korumak için ödevlerimizi yaptık. İş planlarımızı oluşturduk. Bu yıl daha çok fuarlara gideceğiz, daha çok sektörel ticaret heyetleri ve alım heyetleri düzenleyeceğiz. Daha agresif bir pazarlama stratejisi izleyeceğiz. Bu faaliyetleri gerçekleştirirken Ticaret Bakanlığımızın 2023 yılı için ortaya koyduğu “Hedef Pazarlar Uzak Ülkeler Stratejisi” doğrultusunda bir takvim oluşturduk. 2022 yılında Ticaret Bakanlığımız tarafından hedef pazar olarak belirlenen ülke sayısı 24 iken 2023 yılında 51 ülkeye yükseldi. Bu anlamlı kuruluş ve Yeni Nesil Temel olarak tanımladığımız şey; E-İhracat Temeli için Ticaret Bakanımız Dr. Mehmet Muş’un huzurunda Ticaret Bakanlığımıza teşekkür ediyoruz.”

2023 yılında klasik ihracat pazarı olan Avrupa Birliği’nin yanı sıra ABD, Çin, Rusya Federasyonu ve Suudi Arabistan’ın da ihracatta öne çıkan ülkeler olmasını beklediklerini anlatan Eskinazi, şunları kaydetti:

“Sizinle her görüşmemizde dile getirdiğimiz gibi artık tüm şubelerimizin geleceği için çok değerli bir gündem oluşturan sürdürülebilirlik konusunda 2019 yılından bu yana yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Sanayi ve tarım sektörümüzün çevreye duyarlı ve düşük karbonlu üretim modeline geçişini hızlandırmak amacıyla firmalarımızı URGE projelerimizle destekliyoruz. Yürüttüğümüz URGE projeleri ile şirketlerimizin faaliyetlerini çevre mevzuatı ile uyumlu hale getirmelerini ve sera gazı emisyonlarının envanterini çıkarmalarını sağlıyoruz. Hazır giyim, tekstil, demirli/demirsiz metaller, gıda ve tütün bölümlerine yönelik sürdürülebilirlik odaklı URGE projelerimiz 90’dan fazla firmanın katılımıyla başarıyla ilerliyor. 2023 yılında Su Ürünleri ve Hayvansal Ürünler, Kuru Meyveler, Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar branşlarında yeni URGE Projelerimizi ekleyeceğiz.”

AYB Döngüsel Ekonomi Tasarım ve Üretim Yarışması

Jak Eskinazi, “2023 yılında ilk kez hayata geçireceğimiz ve bizi heyecanlandıran bir diğer projemiz ise; EİB Döngüsel Ekonomi Tasarım ve Üretim Yarışması. Bu projemizde geri dönüşümlü çalışmalardan tasarım ve üretimleri hayatımıza sokmayı hedefliyoruz. 2023 yılında sektörel tasarım yarışmalarımızı da yapacağız. 2022 yılında odaklandığımız konulardan biri de Yenilenebilir Güç Ekipmanları ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin kuruluş çalışmaları oldu. Bu bahiste bakanlık istekli, halktan büyük bir takviye görüyoruz. Bu konuda TİM bünyesinde bir komite çalışmaya başladı. 2023 yılında bu birliği Ege İhracatçı Birliklerine kazandırmak önceliklerimiz arasında yer alacaktır. 8 bini aşkın ihracatçı firmamızın sürdürülebilirlik konusundaki yetkinliklerini artırmak amacıyla ‘AYB Sürdürülebilirlik Günleri’ eğitim programını düzenliyoruz. Sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi geliştirmek için insan kaynağımıza yatırım yapıyor ve çevre mühendisleri istihdam ediyoruz.” dedi.

GDO’suz Türk Pamuk markası

Son iki yıldır sürdürülebilirlik konusundaki tüm kurumsal çalışmalarını kapsamlı bir şekilde raporladıklarını belirten Eskinazi, “Bu rapor ile kuruluşumuzun sürdürülebilirlik faaliyetlerini ve performansını şeffaf bir biçimde tüm üyelerimiz ve paydaşlarımızla paylaşıyoruz. Avrupa Birliği Yeşil Anlaşması kapsamında AB ülkeleri, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını 1990 yılına göre yüzde 55 oranında azaltmayı ve 2050 yılına kadar ilk karbon nötr kıta olmayı hedefliyor. dokuma ve hazır giyim dalları için değerli bir paya sahip olan çalışmanın geri dönüştürülmüş veya diğer sürdürülebilir liflerle üretilmesi gerekecektir. Bu bağlamda ülkemiz pamukta değerli bir avantaja sahiptir. 2022/23 itibariyle dünyanın en büyük 6. pamuk üreticisi konumuna ulaştık. Hindistan’dan sonra dünyanın en büyük ikinci organik pamuk üreticisi konumundayız. Bir diğer önemli nokta ise Türkiye’de üretilen tüm pamuğun GDO’suz pamuk olmasıdır. “GMO FREE Turkish Cotton” ibaresi ile tescillenen markamız artık tüm departman tarafından kullanıma hazır.” dedim.

GTİP, Türkiye’de ilk kez sürdürülebilirlik kavramı kullanılarak tanımlandı

Jak Eskinazi, “Bu sayede Türk dokuma dalında ayrıcalıklı bir marka yaratılarak rekabet şansı artırılmış ve bu sayede Türk pamuğu üretimine tercih edilir bir durum sağlamıştır. Dokuma sektörü için bir diğer değerli gelişme olan GTİP, Türkiye’de ilk kez sürdürülebilirlik kavramı kullanılarak tanımlandı. Organik pamuk ve diğer sürdürülebilir pamukları içeren pamuk için farklı bir GTİP tanımlanmıştır. Pamukların Muayenesine Dair Tebliğ revize edilmiş ve organik işleme izni olmayan çırçırlardan organik artefakt çıkmasını engelleyecek değişiklikler yapılmıştır. Bu sayede organik pamuğun kontrollü izlenebilirliği sağlanacaktır. Baz fiyattaki artış ve sabit kur nedeniyle özellikle rekabet avantajını kaybeden tekstil ve hazır giyim reyonlarında personel işten çıkarmalar başladı. İstihdamın özellikle kadın istihdamının en fazla olduğu bölümlerden biri olduğu için toplumsal huzuru olumsuz etkileyecek değerli işten çıkarmalar nedeniyle istihdam kaybı yaşanacaktır. Ülkemizin bu olumsuz havayı yaşamamasının tek çaresi döviz kurlarının artması olacaktır.” dedi.

Eskinazi, “2022 yılının ikinci yarısı hazır giyim ve konfeksiyon birliğimiz açısından sıkıntılı bir dönem oldu. Üretim maliyetleri artarken, ana ihracat pazarı olan Avrupa’da savaş kaynaklı durgunluk paniği bölünmeyi doğrudan etkiledi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin genel ve bölgesel ihracat performansı iyiydi. EHKİB geçen yılki sayısını korudu. EHKİB’in 2022’deki ihracatı yüzde 1 azalarak 1 milyar 472 milyon dolar oldu. Tütün ve tütün ürünleri ihracatı 2022 yılında %6 artarak 829 milyon dolara ulaştı. Deri Derneğimiz yüzde 12 artışla Türkiye’ye 191 milyon dolarlık ihracat kazandırdı. Zeytin-zeytinyağı kesintimiz bu yıl rekor kırdı.” dedim.

Ertan: Türk çelik sektörünün güç girdilerinde takviyeye ihtiyacı var, damperli çelik ithalatı kontrol altında

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Yardımcısı Lider Ege Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Lideri Yalçın Ertan, “2022 yılı inişli çıkışlı geçmesine rağmen 2 milyar 564 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Ülkemiz demir çelik sektörü 2022 Haziran ayına kadar yeterli bir performans gösterdi. 2022 Haziran ayının başından itibaren performansımız kademeli olarak düşmeye başladı, ardından hızlandı. 2021 yılında 40 milyon ton üretim yapan şubemiz, 2022 yılında 34,5 milyon ton üretim yapabilmiştir. Bunun başlıca nedeni, Ukrayna-Rusya savaşındaki belirsizlik nedeniyle fiyatların ani yükselmesi ve sonrasındaki hızlı düşüştür. Rusya’nın petrol işleri, kömür, demir cevheri gibi demir-çelik sektörünün ana girdi hammaddelerini Çin ve Hindistan’a sübvansiyonlu tedarik etmesi ve onlara hammadde vermesi, ancak bize hammadde yerine dampingli yarı mamul vermesi, çelik dalımızı mahveder. Rusya’da çelik fabrikalarında kapasite kullanım oranı yüzde 85 iken ülkemizde bu oran yıl sonunda yüzde 51’e düştü. Çelik fabrikalarımız geçen yılın ilk yarısında yüzde 75-77 kapasite ile çalışırken bu ay da dahil yüzde 51 kapasite ile çalışıyor. Rusya, Uzakdoğu ve Hindistan’a sübvansiyonlu satış yapmıyor ve hammadde girdimiz olan hurdaya ton başına 200 euro ihracat vergisi uyguluyor. Enerji maliyetlerimizin de son bir yılda çok artması, segmentimizi başta Çin, Hindistan, Vietnam, Güney Kore ve Japonya olmak üzere ağır sanayi sübvansiyonlarıyla rekabet edemez hale getirdi. Ağır çelik ürünleri bile Rusya, Hindistan ve Çin’den ithal edilmektedir. Daha da önemlisi, ihracatımızın yüzde 42’sini gerçekleştirdiğimiz Avrupa ülkeleri ile rekabet etmemiz zorlaştı. Türk çelik bölümündeki bu gerginlik son üç ayda yeterince belirgin hale geldi. Üstüne bir de ABD’deki ekstra vergiler eklendi. Türkiye 2022’nin başında dünyanın en büyük 7. çelik üreticisi iken yıl sonunda 8. sıraya geriledik. Türkiye’nin 55 milyon ton sıvı ham çelik kapasitesi var. Önümüzdeki üç yılda yeni yatırımlarla bu 68-70 milyon tona çıkacak. Türkiye dünyada çelik dalı olarak söz sahibi bir ülkedir. Türk çelik bölümünün rekabet edebilirliğini sağlamak için, güç girdilerinde takviyeye ve diğer ülkelerden dampingli çelik fabrikalarının ithalatının kontrolüne ihtiyacı var.”

Uçak: Yaş meyve sebze reyonunda hedef 1 milyar 500 milyon dolar

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Lideri Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Yardımcısı Lider Hayrettin Çınar, “Birlik olarak toplam ihracatımızın desteği ile ihracatımızı yüzde 6 artırarak 1 milyar 250 milyon dolara çıkarmayı başardık. 797 ihracatçı firma ve Türkiye’nin 5 buçuk milyar dolarlık yaş meyve, sebze ve ürünleri. İhracatının %22’si Birliğimiz aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bu yıl turşu 257 milyon dolarla derneğimizin ihracat şampiyonu oldu. İhracatımızda öne çıkan ürünler ise dondurulmuş meyve, sebze konservesi, kuru domates, üzüm, kiraz, mandalina ve salça oldu. İhracat pazarlarımıza baktığımızda ise toplam 189 ülke ve bölgeye yaş meyve, sebze ve ürünleri ihraç ettik. 2022 yılında en çok ihracat yapılan ilk 5 pazarımız Almanya, ABD, Rusya, İngiltere ve Hollanda oldu. 2023 yılında ihracatımızı 1 milyar 500 milyon dolar seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz.” dedi.

Işık: AB başta olmak üzere dünyanın gıda deposu haline geldik

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı AYB Organik İşler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Mehmet Ali Işık, tarım sektörleri bazında yüzde 15,3 artışla 34,2 milyar dolara başarılı bir yılı geride bıraktıklarının altını çizerek şunları söyledi:

“Ege İhracatçı Birlikleri olarak yüzde 17 artışla 6 milyar 727 milyon dolarlık tarım ihracatımızla Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatının yüzde 19’unu tek başına gerçekleştirerek Türkiye şampiyonu olduk. 30 yıldır URGE çalışmaları, Turquality projeleri ve bakanlık, üniversiteler, enstitüler ve tüm paydaşlarımızla yaptığımız çalışmalarla tarımsal ihracatı bugünlere getirdik. Başta AB olmak üzere dünyanın gıda deposu haline geldik. Yıllık 500 bin ton kuru meyve üretimimiz ve yaklaşık 1 milyar 600 milyon dolarlık ihracatımızla dünyada birinciyiz. Kuru kayısı, çekirdeksiz kuru üzüm ve kuru incirde yıllardır dünyanın zirvesindeyiz. Tarımsal üretimde Avrupa’da birinci, dünyada 10. ülkeyiz. Organik tarımda 500 milyon dolarlık ihracatımız var ve ürün çeşitliliğimizle bu rakamı 1 milyar dolara çıkarmak istiyoruz. Başta Almanya olmak üzere Avrupa, tarımın yüzde 30’unu organik tarıma geçirme kararı aldı. Türkiye olarak AB Yeşil Mutabakat vizyonunu beslememiz gerekiyor. AYB olarak yıllardır sürdürülebilirlik başkanımızsınız. Ege Bölgesi’ni diğer bölgelerden ayıran, EİB’nin 30 yıllık sürdürülebilirlik vizyonudur. Ege İhracatçı Birlikleri, Sürdürülebilirlik Konusunda tüm İhracatçı Birliklerinin ortasındaki Koordinasyon Birliğidir.”

Girit: 2023 hedefimizi şimdiden 1,83 milyar dolar olarak belirledik.

Ege Denizi Eserleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, “Su eserlerinden kümes hayvanlarının et ve yumurtalarına, baldan süt ürünlerine kadar insanlığın günde üç öğün beslenme ihtiyacını karşılayan eserlere sahibiz. Türk su ürünleri ve hayvansal ürünler sektörümüz dünya genelindeki tüm bu çalışmalarda üretim ve ihracatta ilk 10 ülkenin ortasında yer almaktadır. Su ürünleri, kümes hayvanları ve süt ürünlerinde 100’den fazla ülkeye, yumurta ve balda 60’tan fazla ülkeye ihracat yaptık. 2022 yılında tüm branşlarda Türkiye’nin 254 milyar dolarlık ihracatından %1,6 pay aldık. Su ürünleri ve hayvansal ürünler branşı olarak son 10 yılda %145, 2021 yılından bu yana ise %20 artışla 3,8 milyar dolarlık ihracatı aşarak ilk kez 4 milyar dolar seviyesini aştık, 2022 yılı hedefimiz olarak belirledik. 2023 yılı için 4,3 milyar dolarlık ihracat hedefimize tüm üye ihracatçılarımızın özverili çalışmaları ile yola çıktık. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Ürünler Dairesi Başkanlığı olarak Bölgemizin yıldızı olduk. gıda bölümü 2021’den bu yana yüzde 24 artışla 1,6 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek ihracat yapıyor. 10 yıl önce 585 milyon dolar olan ihracatımızı 3 katına çıkarma motivasyonu ile şimdiden 2023 hedefimizi 1.83 milyar dolar olarak belirledik.” dedim.

Tokatlıoğlu: Doğal taş ihracatımızın yüzde 78’i işlenmiş doğal taş işlerinden, yüzde 22’si ise doğal taş işlerinden gerçekleşti.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Faik Tokatlıoğlu, “2022 yılında 6,5 ​​milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. 2022 yılında 6,5 ​​milyar dolarlık ihracatın yanı sıra iç pazarla birlikte ülke ekonomisinin her yerine hammadde temin eden bir departman olduğumuz için 40 milyar dolarlık maliyet oluşturduk ve ülke ekonomisine yüzde 100 katkı sağladık. GSYİH’nın yüzde 5’i. Ege Maden İhracatçıları Birliği olarak 2022 yılında 1,2 milyar dolarlık maden ihracatı gerçekleştirdik. Bu ihracatın yüzde 65’ini (770 milyon dolar) doğal taş işleri oluşturdu. Doğal taş ihracatımızın yüzde 78’i işlenmiş doğal taş işlerinden, yüzde 22’si ise blok doğal taş işlerinden gerçekleşti. Türkiye genelinde en çok doğal taş ihracatı Ege Maden İhracatçı Birlikleri tarafından yapılmaktadır. Yeni Dönem Doğaltaş Pazarlama ve Strateji Geliştirme adlı UR-GE projemize 26 firma ile başladık ve firmalarımızın ihtiyaç analizi çalışmalarını tamamladık. Kısa süre içerisinde yine bu firmalarla yurtdışı pazarlama faaliyetlerine başlayacağız. 2023 yılında Şubat ayında İngiltere ve Brezilya Ticaret Heyeti organizasyonlarımız olacak. İngiltere ve Brezilya dışında Kazakistan, Özbekistan, Meksika, Avustralya, Güney Kore, Vietnam, Şili de heyet düzenleyeceğimiz ülkelerdir. dedim.

Öztürk: 10 yıl önce 280 milyon dolar ihracat yaparken 2022’de ihracatımızı 4 kat artırarak 1 milyar dolara çıkardık.

Ege Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, “Birliğimiz 10 yıl önce 280 milyon dolar ihracat yaparken, ihracatımızı 4 kat artırarak 1’e çıkarmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. 2021 yılında 682 milyon dolar olan ihracatımız, 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 47 artışla 1 milyar dolara yükseldi.2022 yılında Birliğimizin ihracatına en büyük katkıyı bitkisel yağ ihracatçılarımız yaptı. 580 milyon dolar bedelle Küspe ve Yem ihracatımız 123 milyon dolar, yağlı tohumlar ihracatımız 98 milyon dolar, çikolatalı şekerleme ihracatımız 48 milyon dolar ve gıda müstahzarları ihracatımız 41 milyon dolar olarak gerçekleşti.Bunun devam etmesi en büyük temennimizdir. 2023’ün sonuna kadar başarı.” dedim.

Gürle: 2023’te 1,1 milyar dolar hedefimizle yükselişimizi sürdürmek istiyoruz.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Eşyaları İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, “Temsil ettiğimiz üç sektörün genel ihracat performansını incelediğimizde 2021 yılında yaklaşık 7 milyar dolar olan ihracatımız yüzde 8,4’e yükseldi. 2022 yılında %20,8 artış ile 2022 yılında milyar dolar.Repartmanlarımızdaki bu artış bizim gurur kaynağımızdır.Ege Bölgesi olarak ihracat rakamlarına baktığımızda 2021 yılında yaklaşık 800 milyon$ olan ihracatımız %16 artarak 2022’de 940 milyon dolar. 2022’de koyduğumuz hedeflere ulaşmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. 2023’te de 1,1 milyar dolar hedefimizle yükselişimizi sürdürmek istiyoruz.”

Celep: Tarımın bir “milli güvenlik” sorununa dönüşmesi an meselesidir.

TİM Yönetim Kurulu Üyesi, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yürütme Kurulu Üyesi Birol Celep, pandemi süreci ve son dönemde yaşanan Ukrayna-Rusya krizinin, yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşmanın stratejik ve hayati önemini ortaya koyduğunu söyledi.

“Dünya nüfusundaki artış dikkate alındığında, önümüzdeki 10 yılda gıda talebinin her yıl yüzde 1,3 oranında artacağı öngörülüyor. 1990 yılında Türkiye’de 42 milyon hektar tarım alanı varken 2021’de bu sayı 37 milyon hektara düştü. 30 yılda Türkiye 5 milyon hektar tarım arazisini kaybetti. Tarımın bir “ulusal güvenlik” sorununa dönüşmesi, anın sorunudur. Burada özellikle 2021 yılının başından itibaren etkisini artıran küresel ve yerel enflasyon ve girdi fiyatlarındaki muazzam artışlar ülkemizde tarımsal üretimin önündeki en kıymetli sorunlar arasında yer alıyor. Ayrıca, rekabetçi oranlarda ihracat yapamama ve finansmana erişim sıkıntısı, ihracatçılarımızı ve çiftçilerimizi zor durumda bırakmaktadır. Özellikle küresel ve yerel piyasalarda enflasyonist baskının daha fazla hissedildiği bir dönemde, tarımsal katkı maddelerinin zamanında ödenmemesi, halen değerli bir gelir ve istihdam kaynağı olan tarımda çalışan üretici ve çiftçilerin topraktan uzaklaşmasına neden olmaktadır. Tarımsal üretimi ve üreticiyi zamanında ve yeterli şekilde desteklemek zorundayız. Çünkü, değerli bir gazeteci arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, “tarımla doğup yoğrulan, büyüyen bu coğrafyada” üreticinin sorunu aynı zamanda tüketicinin ve milletin sorunudur.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu